Obezite ve ilişkili hastalıklar nedeniyle dünyada her yıl milyonlarca insanın hayatını kaybettiğine dikkat çekilen açıklamada, “Kardiyovasküler sistem hastalıklarının önemli nedenlerinden biri de obezitedir. Aynı zamanda obezite; tip 2 diyabet, hipertansiyon, inme, kanser, iskelet sistemi hastalıklarına da neden olabilmektedir” denildi.
"Sağlık Bakanlığının yaklaşımı kaygı verici"
Tüm dünyada obezite ile mücadeleye bakışın daha çok tedavi odaklı ve bireysel sorumluluklar üzerinden ele alındığına dikkat çekilen açıklamada, “Ülkemizde de durum benzerdir. Üstelik Sağlık Bakanlığının toplumun daha fazla hastalanması ve hastanelere başvuru sayısıyla övünmekte ısrar etmesi de obezite ile mücadele ve önlenebilir tüm hastalıklar açısından kaygı vericidir. Obezitede son 40 senede bu denli bir artışta değişen dünya ve toplum düzeninin etkisi tabii ki yadsınmamalıdır. Özellikle merkez kapitalist ülkelerde obezite oranı yoksullar arasında giderek artmaktadır. Karbonhidrat odaklı beslenme kültürü, sınıfsal eşitsizlikler ve sömürünün her alanda yaygınlaşması, çalışmak zorunda olan insanların çalışma koşullarının gittikçe kötüleşmesi ve yaşam tarzlarının düzensizleşmesiyle dengesiz beslenmeleri obezitenin yaygınlaşmasında önemlidir. Çalışma koşullarının yeterli dinlenmeye olanak vermemesi ve sağlıklı beslenmenin ekonomik açıdan da yükünün ağırlaşması nedeniyle toplum daha kolay ulaşabildiği fazla kalorili, işlenmiş ve sağlıksız gıdaları kısa zaman içerisinde tüketmeye yönelmektedir” denildi.
"Acil eylem planı gerekli"
Obezite konusunda koruyucu sağlık hizmetlerinin öncelendiği bir acil eylem planı oluşturulması gerektiğine dikkat çeken TTB, “Yeterli ve güvenceli ücret, insanca çalışma koşulları, fiziksel aktivite için ücretsiz, uygun ortam ve zaman, sağlıklı gıdaya her koşulda düşük ücretle ulaşım, okul gibi alanlarda ücretsiz ve nitelikli beslenmenin kamu otoritesi tarafından sağlanabilmesi obezite ile mücadele için de gereklidir” dedi.