Türkiye Uzay Ajansı (TUA) Başkanı Serdar Hüseyin Yıldırım, açıklanan program ile yaptığı açıklamada, bazı konuların yanlış anlaşıldığını belirtti.
Hedefin 2028 yılında Ay'a yerli ve milli imkanlarla yumuşak iniş yapabilmek olduğunu söyleyen Yıldırım, "2028 yılı sonuna kadar biz kendi imkanlarımızla yani Türkiye'deki teknolojimiz, yerli milli imkanlarımızla olabilecek en üst seviyede bunları kullanarak Ay'a bir yumuşak iniş yapmak. Tabii ki insansız bunlar, insan yok bu devrede. Ay'a yumuşak iniş yaparak bir gezen aracı, Rover'ı Ay yüzeyine indirip orada bilimsel çalışmalar yapmak. Nihai maksadımız bu. 2028 sonuna kadar. Bu hedefi açıklarken bu gibi uzun bir zincirden oluşuyor" diye konuştu.
Bu zincirin birçok halkasının bulunduğunu belirten Yıldırım, şunları kaydetti:
"Birçok halkası var bu zincirin. 1. halkası uzay aracımızın dünyadan dünya yörüngesine çıkartılması. 2. halka roket motorumuzun ateşlenmesi. 3. halka bu ateşlemeden sonra alınan ivmeyle Ay'a doğru bir yörünge takip ederek ulaşılması. 390 bin kilometre yol katedilecek ve 3 gün sürecek. 4. aşama Ay'ın yörüngesine girilmesi. 5. aşama Ay'a yumuşak iniş yapılması. 6.'sı Rover'ın indirilmesi. 7.'si Rover'ın topladığı bilgilerin ülkemize aktarılarak değerlendirilmesi."
Bu programın hiç denenmeden ilk defa 2028 yılında yapıldığı zaman büyük risk oluşturacağını ifade eden Yıldırım, "Gerçekleşmeme ihtimali çok artacaktı. Herhangi bir yerde takılma olduğu zaman program başarısız görülecekti. Bu yüzden biz 2023'de bir ara misyon koyarak bu zincir halklarının bazılarını denemek istiyoruz" dedi.
'Öyle bir kabiliyeti 2023'e kadar kazanamıyoruz'
Başkan Yıldırım, 2023'teki Ay'a çıkma programında uzaya yakın yörüngeye yerli imkanlarla çıkılmayacağını söyleyerek şunları kaydetti:
"Çünkü öyle bir kabiliyeti 2023'e kadar kazanamıyoruz. Bunu yakın yörüngeye çıkaracak kabiliyete Türkiye sahip değil. Belki 2023'de de olmayacak belki 2025'te de olmayacak. Daha sonrasında bunu hedefliyoruz. Dolayısıyla bu safhayı bu zincirin bu ilk halkasını uluslararası iş birliği ile yapacağız. Bu kabiliyete sahip olan bir ülkeyle iş birliği yaparak bizi, aracımızı yakın yörüngeye çıkarmalarını sağlayacağız. Aynı bir uydunun yörüngeye gönderilmesi gibi anlayabiliriz.
Kendi roket motorumuzu ki şu anda kendi motorumuz büyük ölçüde hazır. Ben de katıldım testlerine, fırlatmaları yapıldı. Statik ateşlemeleri yapıldı. Çok yakın zamanda da uzaya hazır hale gelebilecek durumda. Bu motorumuzu uzayda ateşleyerek Ay'a doğru yol alacağız.3 günlük bir sefer yapılacak. Bu sefer esnasında uzay aracımız yerden kontrol edilecek. Ay'a varıldığında, Ay'ın yörüngesine girilmeden bir sert inişe yönlenecek. Bunu şöyle izah edebiliriz. Bu iniş takımları açılmayan bir uçağın yer inmesi gibi düşünülebilir.
Araç hasar görecektir, kırılacaktır. Bilerek yapılmış bir sert iniş. Biz de ilk seferde bunu yaparak o safhaya kadar olan süreci kontrol etmiş olacağız. Tecrübe kazanmış olacağız. Böylece 2028'deki misyona hazırlık yapmış olacağız. Bu konunun yanlış anlaşılmaması lazım. 'Ne var canım Ay'a neden çarpıyorsunuz' gibi sözler söyleniyor. Doğru eleştiriler değil bunlar. Buradaki maksadımız bizim 2028'deki misyonumuz için prova yapmak. Ama bunun sembolik de bir önemi var. Ayrıca Türk bayrağını da Ay'a ulaştırmış olacağız. Ay'a kadar gidebildiğimizi göstereceğiz. Bu çok önemli bir şey."
TUA Başkanı Yıldırım, ilk 10 senelik programda insanlı uçuş hedefinin olmadığının altını çizerek şöyle devam etti:
"Biz ilk 10 sene yani 2030 sonuna kadar bir program açıkladık. Birkaç sene içerisinde sonraki programın da çalışmaları başlayacak. Belki orada insanlı uçuşlar gündeme gelebilir. Çünkü insanlı uçuş çok riskli. Çok ciddi risk barındırıyor. Türkiye henüz buna hazır değil. Dolayısıyla böyle bir şey söylersek bu ayakları yere basan bir şey olmaz. Şimdilik ilk programda yok. Sonrasında o düşünülecek konulardır. Öncelikle bu kabiliyetleri kazanmamız lazım.
'Zaten Uluslararası Uzay İstasyonu'nun ortakları arasında Türkiye de yok'
Dolayısıyla bu ilk 10 senede yok ama astronot programımız var. Astronot nasıl olacak derseniz. Onda biz zaten Uluslararası Uzay İstasyonu'nda gidip geliniyor. O programa dahil olarak bir Türk insanını, Uluslararası Uzay İstasyonu'na göndermeyi planlıyoruz. Yani biz götürmeyeceğiz. Öyle bir kabiliyetimiz yok. Zaten Uluslararası Uzay İstasyonu'nun ortakları arasında Türkiye de yok.
Dolayısıyla biz bir ülkenin kotasından istifade ederek hangi ülkeyle anlaşıyorsak, astronotumuzu oraya göndereceğiz. Buradaki maksadımız bilimsel deneyler yapabilmek. Çünkü yer çekimsiz ortamda deneyler yapmak yeryüzünde mümkün olmuyor. Bu çok kıymetli bir fırsat bizim için. Şu anda 560'ın üzerinde insan uzaya çıktı fakat içlerinde bir Türk vatandaşı yok. Bizim de bir vatandaşımızın bu çalışmaları yapmak üzere uzaya gitmesini arzu ediyoruz. Bizim Ay'a ya da başka bir yere insan göndermek gibi bir hedefimiz yok. Ay'a gidecek olan misyon tamamen insansız misyondur."
'Uzayda var olacağız, var olmak zorundayız'
"Uzayda var olacağız, var olmak zorundayız. Uzayda izi olmayanın Dünya'da sözü olmayacak" diye konuşan Yıldırım, "Biz uzayda olmak mecburiyetindeyiz. Şöyle eleştiriler de alınıyor. 'Ülkemizin başka ihtiyacı yok mu? Fakir insanlarımız var' diyenler oluyor. Bunun bununla hiçbir ilgisi yok. Uzayda olmazsak esas biz fakirleşmeye mahkumuz" diye konuştu. Yıldırım, şu açıklamaları yaptı:
"Önümüzdeki dönemde hep aşağıya gideceksiniz. Çünkü Dünya'da olacak her şey uzaydan yönetilecek, uzaydan kontrol edilecek, müdahale edilecek. Her şey uzaydan olacak. Keşke daha evvel başlasaydık. Aslında Türkiye uzay çalışmalarına başlayalı çok oldu. 20 seneden de fazla oldu ama bir Uzay Ajansı'nın kurulmamış olması dolayısıyla bu uzay faaliyetlerinin tek elden koordine edilememesi bize biraz zaman kaybettirdi. Verimliliğimizi düşürdü, ilerleme hızımızı düşürdü. Çok şey yapıldı. Yerli uydular yapıyoruz, fırlattık daha da fırlatılacak. Roket çalışmaları yapıyoruz. Altyapı, sistemler geliştiriliyor. Tek elden kontrolü israfı önleyecek hem de hızlanmamızı sağlayacak."