AKP’nin, hayati tehlike oluşturduğu gerekçesiyle, sokak hayvanlarının, özellikle de köpeklerin 30 gün içinde sahiplenilmemesi halinde “uyutularak”, yani enjeksiyonla öldürülmesine ilişkin yasal düzenleme hazırlığı Meclis’e gelmeden tartışma yarattı.
Türkiye Barolar Birliği (TBB), AKP’nin “başıboş köpekler” sorununun çözümü için ‘sokak hayvanlarının uyutulması” maddesini de kapsayan yasa değişikliği teklifine tepki göstererek “Belirtilen yöntemleri reddederek katliam ve tecritte ısrarcı olmak, aklı ve vicdanı reddetmektir” dedi.
İktidar ve yandaşlarının hedef haline getirdiği sokak hayvanlarına ilişkin düzenlemede sona gelindi.
AKP’nin sokak hayvanlarına ilişkin Meclis’e sunmaya hazırlandığı yasa teklifinde ‘köpeklerin katledilmesi’ öngörülüyor.
Yasa teklifi hazırlığına yönelik Türkiye Barolar Birliği’nden yapılan yazılı açıklamada “Belirtilen yöntemleri reddederek katliam ve tecritte ısrarcı olmak, aklı ve vicdanı reddetmektir. Etik değerlere, toplumsal normlara ve sırf sezgisel olarak dahi fark edebildiğimiz hayvanın yaşam hakkına aykırı olan bu zihniyetin kurumsallaştırılarak yasal zemine taşınması, toplumun vicdanında da kabul görmeyecektir” ifadeleri kullanıldı.
TBB’nin yaptığı yazılı açıklamanın tam metni şöyle:
Kamuoyunda bir süredir, tüm sokak hayvanlarının toplanarak önce ilan yoluyla sahiplendirilmeye çalışılacağı, bu süreç sonunda sahiplendirilmeyen sokak hayvanlarının ‘uyutulma’ adı altında öldürülecekleri yönündeki yasal düzenleme için harekete geçildiğine dair haberler paylaşılmaktadır. Bahsi geçen yasa teklifinin meclisten geçmesi halinde ülkemiz tarihinde görülmemiş bir hayvan katliamının yaşanacağı aşikardır.
Yüzyıllardır bu toprakların bir parçası olan sokak hayvanlarının; bizler gibi hissedebilen, acı çekebilen ve her fırsatta “can dost” oldukları vurgulanan varlıkların ölüm fermanını vermek yahut onları ölüm kampı barınaklarda tecrit etmek ne kültürel değerlerimizle ne de 20 yıl önce yürürlüğe giren ve 3 yıl önce kapsamlı değişikliğe uğrayan 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun sistematiği ile bağdaşabilir.
İddia edildiği gibi sokak hayvanları popülasyonu bir problem teşkil ediyorsa bu sorunun çözümü yetkili tüm kurumların eş zamanlı olarak yürüteceği bir kısırlaştırma ve rehabilitasyon seferberliğidir. Bunun için semtlere ve özellikle kırsal bölgelere kısırlaştırma merkezlerinin kurulması gerekli ve yeterlidir. Kısırlaştırma ile birlikte mutlaka uygulanması gerekli bir başka husus da evcil hayvanların üretim ve satışına yasak getirilmesi ve sahiplendiği hayvanı sokağa terk edenlere ağır idari yaptırımlar uygulanmasıdır. İki veya üç yıl süresince uygulanacak bu yöntem ile sokak hayvanlarının üremesinin önüne geçilebilecek ve varlığı iddia edilen sorun büyük ölçüde çözüme ulaşacaktır. Açıklanan yöntemler, alanında uzman veteriner hekimler tarafından da en doğru yol olarak sunulmakta, pek çok bilimsel çalışma ile de desteklenmektedir.
Belirtilen yöntemleri reddederek katliam ve tecritte ısrarcı olmak, aklı ve vicdanı reddetmektir. Etik değerlere, toplumsal normlara ve sırf sezgisel olarak dahi fark edebildiğimiz hayvanın yaşam hakkına aykırı olan bu zihniyetin kurumsallaştırılarak yasal zemine taşınması, toplumun vicdanında da kabul görmeyecektir.
Sonuç olarak, Türkiye Barolar Birliği olarak yapılması planlanan yasal düzenlemeyi takip ettiğimizi ve bu toprakların bir parçası olan tüm canlıların ‘yaşam hakkı’nın korunması adına her türlü hukuksal mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğimizi kamuoyu ile saygıyla paylaşırız.