Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
- Çevre sorunları sadece çevre kirliliği veya çevrenin bilinçsizce kullanımı olarak değil, toplumsal, siyasal, ekonomik, kültürel, ahlaki boyutları olan karmaşık sorunlar yumağı haline gelmiştir. Marmara Denizi'nde mart ayından itibaren baş gösteren, içinden geçtiğimiz şu günlerde feci hal alan deniz salyası istilası, çevre üzerinde daha kararlı, daha dürüst, daha derinlikli düşünmemize yol açmıştır.
- Bu kaygı verici tablodan her insanımızın rahatsızlık ve üzüntü duyması normaldir. Deniz salyasının kıyılarımızda yatay bir tabaka oluşturmak şöyle olması, dikey bir hareketle dibe doğru indiği de gözlenmektedir.
- Mutlak suretle kabul etmek zorundayız, kirli bir denizin çevresinde sağlıklı bir hayat kurulamayacaktır. Bir zihniyet değişikliğine refakat eden çevreyle uyumlu hayat şartlarını da tesis etmek zorundayız.
- Tahrip olmuş bir doğa, talan edilmiş bir medeniyete, talih kuşuna hasret kalmış bir insanlığa davetiyedir. Sürdürülebilir hayat, çevrenin imarı ile gerçekleşmelidir.
- Çevre demek aynı zamanda vatan demektir. Deniz salyası nedeniyle alınacak tedbirlere samimiyetle destek vereceğimizi ifade ediyorum. Siyasi rant hesabına tevessül gibi bir yanlışa da hiçkimse düşmemelidir. Deniz salyası belasını yenmek için el birliğine, güç birliğine ve hedef birliğine ileri düzeyde ihtiyaç olduğu asla unutulmamalıdır.
- Su, hava, toprak ve denizi birlikte değerlendiren entegre çevre politikaları geliştirilmelidir.
- Devletin en üst makamlarında görev alanların mahremiyetlerine emanet olan konuları uluorta konuşmaları münafıklık alametidir. Türkiye'de başbakanlık yapmış bir şahsın, kendisiyle birlikte mezara gitmesi gereken sırları döküp saçması, bu devletin kimlerin elinde kaldığına delildir. Ketumiyet yoksa karakter yoktur. Serok Ahmet böyle biridir. Gelecek Partisi'ndekilere tavsiyem, bu Serok'un yanında sakın konuşmayın. Aman ha sır verme gafletine dökmeyin.
- Demokrasinin hakim olduğu ülkelerde iki ayrı tavır ve davranışı aynı anda göstermekle sorumludur. Bir yandan iktidarı eleştirirken, diğer yandan ülkeye muhalefetten kaçınmak durumundadır. Biz bu hassasiyete milli, ahlaki ve sorumu muhalefet anlayışı diyoruz ve herkesi ilkeli muhalefet anlayışına davet ediyoruz.
- Ülkemizdeki muhalefet, iktidarı düşürmek için vatanı bile düşürmeye hazırdır. Ancak bu vatan düşmeyecek, Türkiye yenilmeyecek, Türk milleti zillete boyun eğmeyecek. HDP, CHP ile İP'i çoktan kafeslemiş, üzerlerine de kilidi vurmuştur.
- HDP'nin kapatılma süreciyle bölücü milletvekillerinin dokunulmazlık dosyalarının görüşülmesi maalesef savsamaktadır. Bundan sonra bütün gözler AYM'ye çevrilecektir. İkinci kez iade seçeneği de kalmamıştır. HDP'nin kapatılması artık hukukun konusudur. Bu kanlı ve karanlık sayfa açılmamak üzere kapatılmalıdır. Bölücü milletvekillerinin dokunulmazlık dosyalarının TBMM'de görüşülüp karara bağlanması neden gecikmektedir?
- TİP'li bir vekilin 'Bu devlet katil, bu devleti yıkmamız gerekiyor.' iftiraları karşısında ne yapacağız? Bu hainin dokunulmazlığını kaldırıp doğruca adalete teslim etmeyecek miyiz? Böyle bir alçak, TBMM'de bizimle aynı havayı teneffüs ediyor. Devlete katil diyen bu soysuz, devletin her imkanından istifade ediyor. HDP'lilerin fütursuzluğundan cesaret alan bu suçlu bilmelidir ki, Türkiye Cumhuriyeti katil olsaydı bugün bulunduğun yer TBMM değil, mezarlık olurdu. İktidarı zayıflatacak her türlü politikayı meşru gören bu bölücünün layık olduğu yer Gazi Meclis'in çatısı değil, parmaklıkların arkasıdır.
- Türkiye'nin erken seçim diye bir gündemi yoktur. CHP ve yedekleri boş arayışlardan vazgeçmelidir. Cumhur, geleceğine sahip çıkacaktır. İstiklal birlik, istikbal için birlik, kazanan Türkiye olacaktır. Cumhur İttifakı milletimizin hizmetkarı, büyük Türkiye'nin de mimarıdır. Cumhur İttifakı pazarlık değil, milletin nazarlık ittifakıdır. Her şey Türkiye içindir. Yüzümüz de, yüreğimiz de sonuna kadar Türk milletine dönüktür.