Uğur Dündar dün sosyal medyada konuşulan kavga görüntülerini bugünkü köşesine taşıdı.
Görüntülerde Uğur Dündar para kaçırdığı söylenen iş insanı Halil Bezm en’in ABD’deki evine gidiyor. Kendisini çalışan olarak tanıtan kişi “çekim yapamazsınız” diyerek müdahale ediyor. Sonrasında Dündar ve çalışan arasında küfürlü kavga başlıyor.
Uğur Dündar’ın olayla ilgili yazısı şöyle:
“Türkiye’den götürdüğü paralarla Amerika’da, dolar milyarderlerinin yaşadığı kentte keyif süren kaçak bir iş adamının, kıdem tazminatlarını ödemek yerine, ellerine karşılıksız senetler tutuşturduğu işçileri çağırıyor bizi.
“Gelin” diyorlar. “Gelin de nasıl sefil, perişan durumda olduğumuzu görün!..” Biz de onları dinlemeye gidiyoruz…Ama o da ne?
Edirne’ye vardığımızda karın çoktan diz boyunu aştığını görüyoruz. Soba dumanının göz gözü görmez hale getirdiği izbe bir kahvehanede bizi bekleyen işçilerle buluşuyoruz.
Avurtları çökmüş, sakalları uzamış ve o karlı günde geleceğimizden ümitlerini kesmiş emekçiler, bizi gördüklerinde sevinç çığlıkları atıyorlar.
Hepsinin derdi ortak:
“Biz bu adamın fabrikasına yıllarımızı verdik. Ama o hakkımız olan, bir nevi hayat sigortamız sayılan kıdem tazminatlarımızı ödemek yerine bu senetleri bırakıp kaçtı. Hepsi karşılıksız. Ama kendisi ABD’deki malikanesinde lüks bir yaşam sürüyor. Durumumuzu ve çaresizliğimizi birçok gazeteciye yazdık, ama onların çoğu vaktiyle bu iş adamının içki masalarında meze olduklarından, yani gebe kaldıklarından yazamadılar. Size yalvarıyoruz. Gidin Amerika’ya, bu adamın yaşadığı yeri bulun ve çoluğumuzun çocuğumuzun haklarının takipçisi olun. Yeminle söylüyorum ki açız aç!..”
O adresi bulduğumda ilk işimin Amerika’ya gitmek, klor yolsuzluğundan tutuklanacağını anlayınca devlete yığınla vergi borcu takıp kaçan bu iş adamına mikrofonu uzatmak olacağını söyleyerek Edirne’den ayrılıyoruz.
Çok geçmeden adresi tespit ediyoruz. Bunun üzerine kameraman kardeşim Gökhan Acun’la birlikte ABD’ye, New-York yakınlarında, dolar milyarderlerinin yaşadığı semtteki malikaneye gidip, kapıyı tıklatıyoruz.
Amacımız evrensel meslek ilkelerimizin gerektirdiği birkaç soruyu yöneltmek ve işçilere verdiğimiz sözü tutmak… Ancak içeridekiler, kapıyı açmak yerine üzerimize çalıştırdıkları bir kişiyi gönderiyorlar.
Mali polisin, bu iş adamının Türkiye’den kaçırmak üzere bir Bulgar gemisine yüklettiği değerli eşyaları ortaya çıkardığı operasyonda, adı eşyaların alıcısı olarak geçen çalışana mikrofonu uzatıp, “Buyurun mikrofon sizin, konuşun aynen yayınlayalım” dememize karşın o, hakaretler savurmayı yeğliyor. İş adamı ve eşinin doldurduğu kişi bununla da yetinmeyip “Şimdi sizi parça parça edeceğim” diyerek kameraman Gökhan’a saldırıyor. Sonrası, karakolda biten, tam bir gerilim filmi…”