İstanbul Okmeydanı’nda cenaze için gittiği cemevinin bahçesinde polis kurşunuyla vurularak ölen Uğur Kurt ile ilgili davanın üçüncü duruşması İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşmaya Kurt’un eşi Narin Kurt ile 3 yaşındaki oğlu ve ailesi ile Sanık Polis Serkan Korkmaz ve avukatı ile Uluslararası Af Örgütünden bir grup temsilci de katıldı.
Duruşmada, olay anında kayıt yapan kamera sistemine ilişkin Adli Tıp Kurumu’nun raporu okundu.
Raporda, polis (akrep) aracındaki kamera görüntülerin silinmediği, olay anından 15 dakika öncesinde beliren “ters 1 rakamı, gülen yüz ve kalp” simgelerinin, klavyenin “return” tuşuna basılması sonucu kaynaklandığı belirtildi.
Öte yandan geçtiğimiz günlerde emniyetin mahkemeye bir yazı gönderdiği ve bu yazıda ağırlıkları 1.41 ile 2.3 kilogram arasında değişen 4 tür FN silahının kullanıldığının bildirildiği ortaya çıkmıştı. Ancak sanık polis, FN silahının 20 kilogram ağırlığında olduğunu, araçtan inerken bu yüzden kullanmadığını iddia etmişti.
Emniyetin yazısında yer alan bu bilgiyi reddeden S.K’nin Avukatı Tolga Yurdakul, biber gazı silahının sadece 1.5 kilo olmadığını ekipmanlarıyla daha ağırlaştığını savundu.
Yurdakul, savunmasının devamında zanlı polisi “Molotofa karşı İç Güvenlik Yasası polise silah kullanma hakkı veriyor. Bu yasa sanığın lehine kullanılmalıdır” ifadelerini kullandı.
Kurt Ailesinin Avukatı Turgut Kazan ise, emniyetin akrep üzerinde bulunan kameraların kablolarını keserek delilleri kararttığını ifade ederek, “Sanık FN silahı dururken yanındaki silahıyla Uğur Kurt’u vurmuştur” dedi.
Kazan, sanığın savcılıkta verdiği ifadede aracın arkasında silahla hazır beklediğini belirterek, sanığın FN silahını kullanamadığına ilişkin ifadesinin reddedilmesi gerektiğini söyledi.
Kurt’un eşi Narin Kurt da, “Benim eşim suçsuzdu, kimseye bir şey yapmadı. Bu katiller neden halen tutuklanmıyor?” diye tepki gösterdi.
Üçüncü duruşması görülen dava da yine karar çıkmazken, bir sonraki duruşma 3 Aralık’a ertelendi.
Ne olmuştu?
Uğur Kurt, Okmeydanı’nda 22 Mayıs 2014’teki eylemde, cenaze için bulunduğu cemevinin bahçesindenken üzerine açılan ateş sonucu başından vurularak hayatını kaybetti. Polis Sezgin K. hakkında önce “taksirle ölüme neden olma” suçundan 6 yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırlandı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Birimi Savcılarından Hasan Yılmaz’ın hazırladığı iddianamede, polis memuru hakkında “taksirle öldürme” suçundan 6 yıla kadar hapis cezası istendi.
Dosyanın gönderildiği İstanbul 85. Asliye Ceza Mahkemesi, sanığın “taksirle öldürme” değil, “kasten öldürme” suçundan yargılanması gerektiğini belirterek, görevsizlik kararı verdi.
Mahkeme sanığın, “kasten öldürmek” suçundan 20 ila 25 yıl arasında değişen hapis cezasını öngören hükme göre yargılanmasını istedi. Dosya, bunun üzerine yargılamanın yapılması için İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi.
Olayın ardından açılan davada, şüpheli polisin bulunduğu zırhlı araca ait kamera görüntülerinin, ateş açılmasından 15 dakika önce karardığı ve 10 dakika sonra geri geldiği ortaya çıktı. Mahkeme bu durumu aydınlatmak için, araca ait kamera sisteminin sökülüp Adli Tıp’a gönderilmesini istedi. Fakat Kağıthane İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün kameranın bağlantı kablolarını keserek, cihazı yolladı.
Davanın ilk duruşması Mart ayında, ikinci duruşması ise Haziran ayında görüldü.
Her iki duruşmada da sanık polis hakkında tutuklama talebi “kaçma ve delilleri karartma şüphesi olmadığı” gerekçesiyle reddedildi.(imç)