YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, üniversiteye girişte birden fazla sınav üzerinde tartıştıklarını belirterek, 2017’de daha az adayın girdiği testlerde, öğrencilerin şık yanıtlamak yerine tek kelimelik cevaplar vereceği açık uçlu soruların yer alabileceğini söyledi.
Önümüzdeki yıldan itibaren üniversite giriş sisteminde bazı değişiklikler yapılması gündemde. Hürriyet’ten Nuran Çakmakçı'ya üzerinde çalışılan sistemle ilgili açıklamalarda bulunan Yekta Saraç'ın açıklamaları şöyle:
Hükümet programında yükseköğretime geçiş sınavlarının yılda birden fazla yapılmasına yönelik eylem planı yer alıyor. ÖSYM Başkanımız Yükseköğretime Geçiş Sınavı’nın (YGS) birden fazla yapılması konusunda YÖK Genel Kurulu’na bir sunum yaptı. Bunu değerlendiriyoruz. Ancak ilk anda kulağa hoş gelen birden fazla sınav uygulaması, üzerinde iyi çalışılmaz ve boşluklar doldurulmazsa hukuki sıkıntılar da meydana getirebilir. Örneğin birinci YGS’de iki adaydan birisi yüksek, diğeri ona nispeten düşük aldı. YGS’de düşük alan aday, diğer sınavda daha yüksek puan aldı; ama ilk sınavda yüksek alan aday ikinci YGS’ye girmedi. Yerleştirme tek, kontenjan tek. Nihayetinde sınav bir sıralama sınavı. Adil olması için her sınava bütün adayların girmesi icap ediyor. Mevcut sistemin, bütün yetenekleri ve yeterlikleri ölçemediği gibi bazı arızi tenkitlere mahal oluyorsa da toplum tarafından adil bir düzenek olduğu kabul ediliyor. Bu değeri kaybetmememiz lazım. Eğitim-öğretimde değişiklik bilimsel bir zeminde, rasyonel nitelikte ve toplumsal bir uzlaşı temelinde gerçekleştirilmeli; adaleti ve fırsat eşitliğini de gözetmeli. Dolayısıyla kolay karar verilecek bir şey değil. Konuyu popülizmden uzak bir şekilde tüm yönleriyle konuşup, tartışıyoruz. Bir puanla binlerce adayın yer değiştirdiği sistemde değişikliğe gidilirken çok iyi düşünülüp karar verilmesi gerekiyor.
Uzun yıllardır üzerinde durulan ve tartışılan çalışmalardan biri de ‘açık uçlu soru’ sorulması. Önümüzdeki yıl kısmi olarak açık uçlu sorulara geçilmesi mümkün. Bu konu inşallah bu sene değil, ama müteakip sene hayata geçirilebilir. Yani 2017 üniversiteye giriş sınavlarında belki daha az adayın girdiği testlerde az da olsa açık uçlu sorulara yer verilmesi kuvvetle muhtemel. İlk aşamada az kelimeli, belki tek kelimeli veya rakamlı cevapların arandığı sorular daha doğru bir yöntem olacaktır.
Ayrıca YGS ile Lisans Yerleştirme Sınavları’na (LYS) katılan öğrencilerin başarıları arasında bir korelasyon olup olmadığını araştırıyoruz. Bu da, sistemin yalınlaştırılmasında belki bizlere ışık tutacaktır. Aslında YGS pek çok ülkede değişik adlarla görülen lise bitirme sınavı fonksiyonunu icra ediyor. Lise son sınıftan sonraMilli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından böyle bir sınav yapılabilirse YGS’nin varlık nedeni üzerinde tekrar düşünmek için bir başka sebep daha ortaya çıkar.
Gözden kaçırmamamız gereken bir konu da şu; bugün uygulanan sistem programlar için gerekli yeterliği, ehliyeti arayan bir sistem. Ders düzeyi esaslı. Programın aradığı bilgi birikimini sorguluyor. Daha önce tıp, mühendislik, fen bilgisi öğretmenliği aynı puan türü ile öğrenci alırken bu sistemde bu programların aradığı niteliklere göre puan türleri oluşturuluyor. Bu kazancı kaybetmemek gerekiyor. Bugünkü sistem oluşturulurken sadece üniversitelerden değil, bölüm başkanlarından da görüşler alındı. Daha sonra da ölçme değerlendirmecilerin fikirlerine başvuruldu. Sınavların iki haftaya yayılmasına da YÖK değil, o dönem MEB ile yapılan iş birliği sonucu görüşlerine başvurulan lise son sınıf öğrencileri karar verdi. Kısacası bu sistem ilgili bütün paydaşların katılımıyla oluşturuldu. Elbette sistemin gözden geçirilmesinin vakti gelmiştir fakat bu, “illa yenilik ve değişiklik yapmak” için olmamalı. Zira toplum eğitimde sürekli değişiklik yapılmasını tasvip etmiyor, ki ben de bu umumi kanaate katılıyorum. Toplumun bizden beklediği eğitim öğretimde sürekli değişiklik yapmamız değil, her düzeyinde niteliği yükseltmemiz. Mesaimizi buna, yani keyfiyete teksif etmeliyiz. Bu sınavlardan önce adaylarda bir kafa karışıklığı oluşmaması için bu konuda fazlaca konuşmuyoruz.
Yükseköğretim Kurulu, önümüzdeki yıl üniversitelerle ilgili çok önemli bir çalışma yapmaya hazırlanıyor. Üniversiteler denetlenirken bugüne kadar başka kriterlere bakan YÖK denetçileri, eğitim süreci içinde tüm altyapı, derslikler, kütüphane, laboratuvarlar, öğrenci memnuniyeti gibi kriterleri de dikkate alacak. YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, bu konuda yapacakları çalışmaları da şöyle anlattı:
Eğitim süreci içinde vakit tayin etmeden yerinde denetim yaparak, altyapı, kütüphane imkânları, eğitim öğretimin niteliği, öğrenci memnuniyeti gibi konuları da inceleyeceğiz. Bundan sonraki kontenjanların değerlendirilmesinde bu konudaki raporlandırmalar da dikkate alınacak.
Vakıf üniversitelerinin değerlendirilmesinde, garantör üniversiteleri devreye sokmak istiyoruz. Aynı değerlendirme süreci devlet üniversiteleri için de geçerli olacak. Eğitim sürecinde yerinde denetim yapacağız. Bu husus iyi ile daha iyinin tefrik edilmesini sağlayacak. Kontenjanları buna göre belirleyeceğiz.
Ayrıca kontenjan verirken derse girecek hocaların sayıları ve bu sayılardaki değişmeler, sonraki seneler dikkate alınmıyordu. Üç hoca ile eğitime başlayan bir bölüm, özellikle vakıf üniversiteleri, seneler sonra hâlâ aynı üç hoca ile yüzlerce öğrenciye ders veriyor, ama diğer taraftan da her sene kontenjanlarının artmasını da istiyorlar. Bu kontenjan yükselişlerinde hoca sayılarındaki artışlar da dikkate alınacak. Bu sene aynı ilde, sosyal içerikli ve yoğun talebin olduğu bir program için bir devlet üniversitesi 11 öğretim üyesi ile 40 kontenjan isterken bir vakıf üniversitesi aynı program için üç öğretim üyesi ile 200 öğrenci istedi. Her iki talep de yanlış. YÖK olarak bu talepleri makulleştirmemiz gerekiyor.
Bu yıl belli programlar için üst limit tayin ettik. Genellikle talebin çok yoğun olduğu tıp ve hukuk gibi programlar. Son iki yıldır ön lisans sağlık programlarına da çok yoğun talep var. Bu yarın öbür gün için sistemde bir problem oluşturma potansiyeline sahip. Çünkü diğer taraftan Sağlık Bakanlığı “Tıpta, eczacılıkta ve diğer sağlık programlarında şu işgücü ihtiyaç analizlerine göre öğrenci kontenjanlarını azaltın” diyor. Bazı üniversitelerimiz ise neredeyse sınırsız kontenjan istiyor. Üniversitelerimizle birlikte bunu yönetmeye çalışıyoruz. Bu sene başta tıp ve sağlık programları olmak üzere süreç kontrolünü yapmaya da başlayacağız.
Açık uçlu soru nedir?
Yorum olmayan tek rakam, tek tarih veya tek cevap verilecek soru. Yanıt boşluk doldurma şeklinde olur. Cevapta a, b, c, d, e gibi şıklar yer almaz. Örneğin Türkiye’nin başkenti ......’ dır.