Raporda, Türkiye’de zorunlu askerlik yapmayı reddeden vicdani retçilerin yaşadıkları hak ihlalleri ve kısıtlamalar bağlamında, seyahat özgürlüğünün kısıtlanmasına ve çalışma hakkının ihlaline odaklanıyor.
Hülya Üçpınar ve Merve Arkun tarafından yayına hazırlanan rapor, 7 vicdani retçiyle ve alanda çalışan avukatlarla görüşülerek hazırlandı. Raporda yer verilen anlatımlarla, vicdani retçilerin seyahat özgürlüğünün kısıtlanmasına, çalışma haklarının ihlaline ve yaşadıkları sivil ölüme ilişkin geniş bir perspektif sunulması amaçlandı.
Türkiye’de vicdani ret hakkına dair kamuya açık herhangi bir resmi veri ya da istatistik yoktur. Raporda işlenen veriler, Vicdani Ret İzleme’nin vicdani retçiler ve zorunlu askerlik yükümlülerinin durum tespitine yönelik olarak sürdürdüğü izleme çalışması kapsamında elde edilmiştir. Raporda yer verilen grafikler de, bu izleme çalışması kapsamında elde edilen verilen baz alınarak hazırlanmıştır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 2006 tarihli Ülke/Türkiye kararının üzerinden tam 17 yıl geçmiş olmasına rağmen Türkiye halen askerlik hizmetine karşı vicdani ret hakkını tanımamıştır. Türkiye’de vicdani retçiler yoklama kaçağı, bakaya ya da firari olmak suçlamasıyla yargılamalara ve cezalandırmalara maruz bırakılmaktadır. Vicdani retçiler, idari para cezaları; aynı suçlamayla defalarca yargılanma; eğitim, seçme-seçilme, çalışma hakkının ihlali ve seyahat özgürlüğünün kısıtlanması gibi birçok hak ihlali ve kısıtlamayla karşı karşıya kalmaktadır.
Vicdani Ret İzleme’nin Ocak 2023’te yayınladığı Ekim-Aralık 2022 Vicdani Ret İzleme Bülteni’nde, 2022 yılı boyunca, vicdani retçilerin ve zorunlu askerlik yükümlüsü kişilerin en sık karşılaştıkları hak ihlallerine/kısıtlamalara ilişkin verilere yer verilmiştir. Bu verilere göre, vicdani retçilerin ve zorunlu askerlik yükümlüsü kişilerin 2022 yılı boyunca en sık karşılaştıkları hak ihlalleri, çalışma hakkının ve seyahat özgürlüğünün kısıtlanması olmuştur. Tespit edilen bu iki kategori, vicdani ret hakkına dair bir mevzuat düzenlemesi olmaması sebebiyle oluşan sivil ölüm koşullarını görebilmek açısından önemlidir.
Raporda, vicdani retçilerin yaşadığı sivil ölüm” süreçleri özellikle seyahat özgürlüğünün kısıtlanması ve çalışma hakkının ihlali bağlamında değerlendirilirken; Türkiye’deki yasal mevzuat ile uluslararası insan hakları hukuku arasındaki uyuşmazlığa da dikkat çekilmektedir.
Raporda, vicdani retçilerin yaşadıkları sivil ölümün koşullarının ve bu koşulların sonuçların ortadan kaldırılması için vicdani ret hakkına ilişkin bir politika değişikliğinin gerekliliğine dikkat çekilmektedir. Raporun yazarları, politika değişikliği kapsamında iç hukukta Anayasa ile korunan temel hak ve özgürlüklerin yaşama geçirilmesini ve uluslararası insan hakları mekanizmalarının gereklerinin yerine getirilmesinin zorunluluğuna vurgu yapmaktadır.