Uzun süredir sessizliğini koruyan Yalçın Küçük Odatv’ye konuştu.
Oda Tv'de yer alan o şöyleşi şu şekilde;
B. Sadık Albayrak: Hocam, sizinle söyleşi yapmayalı uzun bir zaman oldu. Herkes düşüncelerinizi merak ediyor. Türkiye’de önemli değişiklikler oldu. Türkiye’de bir tek adam yönetimi kuruldu. Sizin Seçimlerin Sonu, End of The Election” tezleriniz var. 2014 30 Mart seçimlerinden sonra yazdığınız tezlerde, Türkiye’de artık seçimler bitmiştir” dediniz. 31 Mart’ta bir yerel seçim yapılacak ve toplumda, halkta seçimlerin bittiği, seçimlerin hiçbir şeyi değiştiremeyeceğine dair derin bir karamsarlık var. Siz de gözlemliyor musunuz bunu?
Yalçın Küçük: Şuna katılırım; karamsarlık değil, bir patlama olacak. Patlamanın ne olacağını bilemeyiz. Ama ben bunların sonunda önemli değişmeler bekliyorum. Bambaşka bir Türkiye ortaya çıkacak, çok farklı olacak, bunu hissediyorum. Bunu görüyoruz. AKP bitecek. Zatan AKP önemli ölçüde bitiyor. Bunu söylerken, AKP ayakta kalmaya çalışacak. AKP vurmaya çalışacak. AKP kolay kolay teslim olmaz. Çok gücü olduğunu zannetmiyorum. Ama çok fazla güç sahibi olduğunu göstermeye çalışacak. AKP şu ana kadar güçsüz olduğu halde güçlü oldu. Güçsüz olduğu halde güç gösterisi yaptı. Çok enteresan akape. AKP nihayet nedir, bir parti midir, başka bir şey midir, onu bilemiyoruz. Akepe’nin ne gücü olduğunu tam bilemiyoruz. Ama çok açık olarak akepe bir zenginliktir. Şu anda üçüncü zengin de çıktı. Birincisi Tayyip Erdoğan’dır, ikincisi Binali Yıldırım geldi, şu anda üçüncü zengin çıktı. Bir adamı alıyorsunuz, getiriyorsunuz, birdenbire onu gökten indiriyorsunuz, önemli bir adam, niye önemli bir adam, onu da bilmiyorsunuz. Servet olarak üçüncü adam çok zengin, Berat Albayrak, başka hiçbir özelliği yok. Birdenbire oraya geldi.
B. Sadık Albayrak: Hocam, zengin derken, bunlar iktidar sürecinde zengin oldular, diyebilir miyiz?
Yalçın Küçük: Ondan emin olamayız, herhalde öyle oldu. Birdenbire oraya geldi. Büyük servetlere hakim oldular. Başka türlü olmaz. Birdenbire aldılar oraya getirdiler. Adam son derece güçlü ve o ekibin de üçüncü adamı. Tayyip Bey, Binali ve şimdi bu adam kim, Cinali, başka bir adam değil. Sonunda da, çok açık olarak, bunlar başka bir yere gidecekler. Onları çok fazla tahlil etmemize gerek yok, zaman gösterecek. Şöyle düşünürseniz, yani ortada bir parti yok, bir hükümet var; bu hükümetin bir ayağında Tayyip Bey, bir ayağında Binali, bir ayağında damat var, başkası yok. Binali’nin bütün özelliği büyük servet sahibi olması. Başka hiçbir özelliği yok. Adam büyük zengin, her gün de onu yapacağım şunu yapacağım diyor, başka bir şey yaptığı yok. Görülmemiş bir şey.
B. Sadık Albayrak: Siz Fitne kitabında akepe, Likud’dur, diye yazmıştınız. Akepe’yi İsrail’deki dinci iktidar partisine benzetmiştiniz. Akepe nedir, parti midir derken bu düşüncenizi doğrulayan bir değerlendirme mi yapıyorsunuz? Nedir akepe – Likud özdeşliği?
Yalçın Küçük: Gayet açıktır, akepe dar bir örgüt ve duruma hakimdir. Şunu çok açık olarak görelim; akepe’nin bir parti olduğunu söyleyemeyiz. Bir şekilde duruma hakim bir heyettir. Heyet de değildir; kimlere dayanıyor onları da bilemiyoruz. Bir üfürsek akepe kalır mı, ondan emin değiliz. Akepe’nin bir gücü yok, bir dayanağı yok, akepe’nin bir partisi yok. Akepe Tayyip Erdoğan, onun yanında bir tane Binali oldu, şimdi bir tane daha çıktı ortaya, Cinali çıktı. Parti olarak bir örgütü yok, bir şeye dayanmıyor. Akepe yok ortada. Bunu yazmamız lazım.
B. Sadık Albayrak: Hocam, o zaman şunu soralım: Toplumda akepe’nin hiçbir zaman gitmeyeceği ve duruma çok hakim olduğu, kurduğu düzenin değişmeyeceğine ilişkin bir kabul var. Bu nereden kaynaklanıyor? Siz, akepe’nin çok güçsüz, dayanaksız olduğunu söylediniz ama tam tersine çok güçlü olduğuna dair bir imajı var…
Yalçın Küçük: Nerden imajı güçlü? Akepe’nin güçlü olduğuna dair bir inanç var. Tayyip Beyin güçlü olduğuna dair bir inanç var. Tayyip Bey gerçekten güçlü mü? Bunu bilemiyoruz. Hiçbir denemesi yok. Bu, çok çok önemli. Tayyip Bey orada oturuyor. Bir şekilde, iktidarda birisi oturuyor. Evet, güçlüdür deniyor. Güçlü mü değil mi bunu bilemiyoruz. Hiçbir denemesi yok, hiçbir itiraz olmadı, 17 yıl hiç sarsılmadı.
B. Sadık Albayrak: 2013 Gezi ayaklaması oldu, o bile yıkamadı.
Yalçın Küçük: Çok da iyi oldu. Yıktı ama bir şekilde kendini restore etti. Gezi, darmadağın etti ve çarpıldı. Bir ara da kayboldu o sırada. Çok önemli ölçüde de güç kaybetti. Ama sonunda restore etti. Nasıl restore etti, onu bilemiyoruz. Belki de sistem kendini restore etti. Yani sistem bu faşist rejimden vazgeçmek istemedi. Sistem kendini kurdu. Kendiliğinden geldi.
B. Sadık Albayrak: Hocam, geçenlerde Korkut Boratav’ın önemli bir söyleşisi yayınlandı. Orada Korkut Boratav şunu söyledi: Kapitalistler, Türkiye’deki oligarşi akepe’nin yaptığı her değişimi destekledi. Buna ne diyeceksiniz?
Yalçın Küçük: Bu benim söylediğimle aynı. Rejim kendini korudu. Bu sağ rejimden başka hiçbir çözüm bulamadılar. Akepe karşısında muhalefet yoktu ve daha ötesi destekliyordu. Yalçın Küçük’ün öteden beri söylediği, başından itibaren Chp eşittir akepe’dir, Kemal Kılıçdaroğlu eşittir akepe’dir. Kemal Kılıçdaroğlu eşittir iktidardır. Kemal Kılıçdaroğlu eşittir zorbadır. Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir zorba olduğunu kabul etmek lazım, bir zorba olduğu son zamanlarda daha iyi görüldü. Böyle bir şey olur mu, akepe 17 yıldır hiçbir muhalefetle karşılaşmadı. Hiçbir muhalefet yok. Gezi vardı, Gezi salladı ve ortalığı dağıttı. Onun üzerine de, Aa, affedersiniz”, dedik ve geçtik. Ortalığı toparladılar.
B. Sadık Albayrak: O halde bu Chp akepe’dir dediğimizde şu sonucu çıkarabilir miyiz? Bu düzeni, akepe’yi Türkiye’nin egemenleri, yani zenginleri getirdiler…
Yalçın Küçük: Biz öteden beri onu söylüyoruz; gelmediler, getirildiler. Her şey hazır verildi. Chp akepe’dir, orda bir kuşkumuz yok. Ben Kılıçdaroğlu’nun akepe’li olduğunu baştan beri ısrarla söyledim. Bu son zamanlarda akepe’den biraz uzaklaştı. Kendini rahat hissetti. Bir ara da bırakıyordu bu işleri ama şimdi taraftarları tekrar Chp’nin başında tutacaklar, öyle görünüyor. Çok fazla orada kalabileceği şansını tanımıyorum. Ama tekrar orada kalmaya çalışacak, Parti beni istiyor” diyecek.
B. Sadık Albayrak: Toplumun yüzde 50’sinden fazlası akepe’nin getirdiği bu yeni rejimi tanımıyor, köklü bir itirazı var. Fakat bunun politikadaki karşılığı yok, örgütü yok. Yani toplumun yüzde 50’si reddediyor ama bu reddin önüne düşecek, bunu siyasal olarak örgütleyip sonuç alacak, iktidara taşıyacak partisi yok. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Niye Türkiye bu kadar çaresiz kaldı?
Yalçın Küçük: Doğrudur; ortada hiçbir politika yok. Seçimlerin sonunu bekleyeceğiz. Ya ortalıkta çok büyük bir çarpışma olacak yahut da başka bir şey olacak. Ne olacağını bilemeyiz. Dediğin nokta çok doğru, ortada hiçbir muhalefet yok. Böyle bir parti, Tayyip Erdoğan, onun yanında bir iki adam, 17 yıldır hiçbir muhalefetle karşılaşmadılar. Gezi’de biraz sarsıldılar, onu da atlattılar. Ortada hiçbir muhalefet olmayan bir durum var. 17 yıldır hiçbir sol yok, hiçbir sağ yok, olur mu? Hiçbir muhalefet yok. 2013 yılında ne olduğunu tam bilemediğimiz bir Gezi çıktı, sarstı ortalığı, o sarsıntının arkasından hiçbir şey olmadı. Tayyip Bey, tekrar geldi oturdu. Tayyip Beyin yanına da sadece paralara hakim olan bu adam, Binali geldi. Onun ötesinde de bir çocuk çıktı, neydi adı, Berat mı, üç tane adam bu Türkiye’yi uzun müddet bunlar idare ettiler. Hiçbir itiraz da olmadı. 17 yıldır bir itiraz olmadı. Böyle bir ülke olabilir mi? Siz bir de bu taraftan bakın! 17 yıldır bir sessizlik var. Bir 2013 sarsıntısı oldu, başka bir şey yok. Bu kadar rahat bir düzen düşünemezsiniz. Komik bu. 17 yıl hiçbir itiraz yok.
B. Sadık Albayrak: Peki, Hocam, bunlar Türkiye’nin düzenini de değiştirdiler. Artık kararnamelerle yönetilen, tek kişi yönetimi yaptılar. Buna tabii, büyük bir direniş oldu, referandumda en az yüzde 50 bu düzen değişikliğine hayır dedi. Ama de facto düzen değişikliği uygulandı.
Yalçın Küçük: Referandum referandumdur, hayır demekle ne olacak? Buna itiraz mı etti, muhalefet mi etti? Hayır, gevezelik etti. Ortada bir şey yok. Dünyanın en rahat rejimidir bu. Dünyanın en rahat utanmaz bir rejimdir bu. Bir muhalefeti olmayan bir rejimdir. 17 yıl hiçbir muhalefeti yok. Tayyip Erdoğan orada oturdu, yanında Binali vardı, şimdi bir de çocuk çıktı, Berat Albayrak. Üç taneler, Erdoğan, Binali, bir de Berat Albayrak. Buna razı olanlar aptaldır. Bunu çok açık olarak söylüyorum; Türkiye’de aptallar rejimi vardır. Adamlar çok hakim, devamlı dolar peşindeler. Binali denen bir adamı alıyorsunuz, başına getiriyorsunuz…
B. Sadık Albayrak: Hocam, son seçimlerle ilgili Anayasayı da ihlal ediyorlar. Yüksek Seçim Kurulunun görev süresi biten üyelerini değiştirmediler.
Yalçın Küçük: Gayet rahatlar, istediklerini yapıyorlar. Alikıran baş kesenler bunlar. Bana söylemeyin, başkasına söyleyin bunları. Türkiye’de hiçbir denetim yok. Anayasa mahkemesi önemsizleşmiştir, başkanı (Zühtü Arslan) her gün rejim değişikliklerini onaylıyor. Yoktur ki, bomboş…
B. Sadık Albayrak: Hocam, söyleşimizin başında çok zayıf olduğunu söylediniz. Şimdiyse söylediklerinizden her şeye karar veren, her istediğini değiştiren güçlü bir akepe çıkıyor. Bunu nasıl açıklayacağız?
Yalçın Küçük: Zayıf olan aynı zamanda da güçlüdür. Çünkü bomboş, hiçbir muhalefet yok ortada. Şu on yedi yıldır ortada en ufak bir muhalefet yok. Şu on yedi yılda bir tek iktidar denemesi olmamıştır. Akepe geldi de akepe niye geldi, akepe kim, bu adam kim, buna hiçbir ciddi itiraz gelmedi. Müthiş bir şey. Akepe için altın çağ, karşısında hiç kimse yok. 17 yıl bu adam iktidarda, bu adama 6 sene önce Gezi’de öyle bir itiraz oldu, neydi o itiraz onu da tam bilmiyoruz. Herkes uyudu.
B. Sadık Albayrak: Hocam sizin kitaplarınızda da yer alan bir tespitiniz var; Türkiye’nin yakın tarihine baktığınızda, Türkiye’de her on yıl birbirinden farklıdır diyorsunuz. Ama burada bir sapma oldu, 17 yıl oldu, pek farklı olmadı. Hâlâ değişmedi, nasıl uzattılar?
Yalçın Küçük: Ben on yıl dedim ama… 2013’te, bir şekilde öyle bir şey oldu, Tamam kavga ettik, şöyle ettik böyle ettik ama bu şekilde de kalacak” dediler. Milleti de avuttular. Yine de 2013’te öyle bir şey oldu. Demek ki Gezi’yi hesaba katarsak, 10 yıl içinde bir sarsılma oldu. Tarihi takvimler de nihayet öyle matematik bir şey değil. Garip bir durum ortaya çıktı. Tayyip Bey çok sarsıldı, ağladı etti, teslim olucaz, şunu yapacaz bunu yapacaz dedi ama hiçbir şey de yapmadı. Çok ucuz atlattı. Akepe çok rahat etti, altın çağı. Alçak bir çağ. Akepe gibi iktidarsız bir şeye, bunu yazmak lazım, Türkiye niye bu kadar teslim oldu? Türkiye niye böyle oldu? Nasıl oldu? Şimdi onları soracağız. Kim bunlara uydu? Rejim nasıl bu kadar kolay değişti? Niye bu kadar uyuduk? Hepimiz uyuduk. Akepe diye yok olan bir şey, şu anda da beceriksiz olan bir şey, 16, 17 yıl iktidarda kaldı. Hiçbir şey yok ortada. Üç kişi. Tayyip Erdoğan bilmem ne bilmen ne, başka bir şey yok. Tayyip Erdoğan gibi bilgisiz bir insan, son derece bilgisiz bir insan nasıl hakim oldu. Şimdi çok büyük cezalar görecek Tayyip Erdoğan. Toplum şimdi kendi kendinden intikamını Tayyip Erdoğan’dan alacak. Ben ne aptalmışım” diyecek. Darmadağın edecek seçimde.
B. Sadık Albayrak: Bu ekonomik kriz bir hesap sormaya mı dönüşebilir?
Yalçın Küçük: Olacak tabii. İki üç yıl sonra başımıza gelecekleri bilemiyoruz. Bambaşka bir şey olacak. Birbirimize bunu soracağız: Biz niye uyuduk? Bu Tayyip Erdoğan gibi bir adama niye uyduk?” Adam hiçbir şey değil.
B. Sadık Albayrak: Hocam, siz bunları söyleyince aklıma 1950’ler Demokrat Parti dönemi geldi. 1960’ta da bu soruyu mu sorduk? Yani Menderes, Celal Bayar gibi kişilere niye teslim olduk” sorusunu mu sorduk.
Yalçın Küçük: Tabii, teslim olduk. Biz çok teslim olan bir toplumuz. Bizde öyle ciddi bir muhalefet yok. Ne kadar enteresan 17 yıl akepe diye sonsuz kabiliyetsiz bir rejim iktidarda kaldı. Çok da rahat idare etti. Bir tek 2013 Gezi’si oldu, neydi, ne olduğunu tam bilemiyoruz, o da hööt geçti gitti.
B. Sadık Albayrak: Hocam, akepe 2002’de büyük bir krizin üzerine geldi. Bugün de Türkiye büyük bir krizin içinde. Çok kısa sürede bir milyonun üzerinde insan işsiz kaldı. İnşaat sektörü çöktü. Dolar Türk parası karşısında çok yükseldi. Şunu söyleyebilir miyiz? Akepe bir krizle geldi, bir krizle gidecek, gidiyor…
Yalçın Küçük: Kesin olarak söyleyebiliriz. Akepe’nin zaten çok sağlam bir temeli de yoktu, bitecektir akepe. Fakat çok zengin oldu. Büyük bir ihtimalle üçü de çekilecek, gidecekler. Kalamazlar artık.
Peki Hocam, bu geriye kalan enkaz, yani yoksullaşan Türkiye, her alanda, kültürel, sosyal açıdan yoksullaşan Türkiye bu enkazdan nasıl çıkacak? Nasıl yeni bir Türkiye kurulacak?
Yalçın Küçük: Zor. Çökeceğiz. Daha nasıl çökeceğiz onu bilemeyiz. Neler batacak, neler kalacak onları bilemeyiz. Çökecek Türkiye. Akepe bitecektir, akepe zaten bitiyor. Bol servetiyle bir kenara çekilecektir.
B. Sadık Albayrak: Siz, Ergenekon” davasıyla hapishanedeyken orda arkadaşlarınızla seminler düzenliyordunuz. Aydınlık’ta da bunları yazıyordunuz. Türkiye’nin viabilitiy” yani yaşayabilirlik sorunlarını tartışıyordunuz. Bugün artık ülke bir enkaza mı dönüşmüştür? Yaşayabilirlik sorunu ağırlaştı mı?
Yalçın Küçük: Hayır, artık bu şekilde yaşama şansı yoktur. Türkiye başka bir şekilde olacak. Başka bir rejim kurulacak. Ekonomi zayıflayacak, yavaş yavaş yeni ekonomiler çıkacak.
B. Sadık Albayrak: Sosyalist bir ekonomi çözüm olabilir mi?
Yalçın Küçük: Hayır, şu anda öyle işaretler yok. Ama seçimden sonra ne olacak, onları bilemiyoruz. Yani unknown, bilinemez bir ülke Türkiye artık. Çok önemli bir servetleri var akepe’nin. Üçü de çok büyük zengin. Para ellerinde. Bu servetleri onları yaşatacaktır. Evvela bazı yerlere çekilecekler bunlar. Kendilerini korumaya çalışacaklar. Bu koruma da Türkiye’den uzaklaşarak mümkündür. Bağlarını kurdukları bir ülkeye gidecekler. Öyle görünüyor. Şunu söyleyebiliriz: Akepe dönemi bitmiştir artık. Bu tür iktidarlara daha sert bir tepki olur mu, onu bilemeyiz. Tahminlerin ötesindedir. O sırada hiç kimse tahmin yapamaz. Türkiye’nin hangi sertlikte, hangi kolaylıkla bu işlerden geçeceğini söylememiz mümkün değildir. Yani tarih bunlara işaretler vermez.