Yarbay İlkay Ateş: Beştepe'de 20 30 tane top attık!

Darbe gecesi Ankara'da havalanan helikopterlerden birinin pilotu Yarbay İlkay Ateş'in ifadesi ortaya çıktı.
Yarbay İlkay Ateş: Beştepe'de 20-30 tane top attık!
2020-08-11 06:40:55   Güncelleme: 2021-09-05 00:13:37    

15 Temmuz gecesi Ankara'da havalanan helikopterlerden birinin pilotu 1. Kara Havacılık Alayı'nda görevli Pilot Yarbay İlkay Ateş, darbe girişimi sırasında yaşananları anlattı.

Tutuklanarak cezaevine gönderilen ve TSK'dan ihraç edilen darbeci Ateş, 16 Haziran'da geçici görevle gittiği Hakkari'den 30 Haziran'da döndüğünü, Ramazan Bayramı için memleketine gittikten sonra 11 Temmuz'da göreve başladığını kaydetti.

Taarruz Helikopter Tabur Komutanı Yarbay Özcan Karacan'ın kendisine "yakında çok önemli bir görevden bahsettiğini" belirten Ateş, darbe girişiminden 2 gün önce Yenimahalle Anadolu Bulvarı'na yakın bir evde yaptıkları toplantıyı anlattı.

Yenişafak'ta yayımlanan ifadeye göre Ateş, şunları söyledi:

“Yarbay Özcan Karacan, Yüzbaşı Taha Fatih Çelik ve Yarbay Erdal Başlar ile birlikte bir odaya girdik. Akşam namazı okununca, 'Namaz kılalım mı?' dendi. 4 kişi beraber namaz kıldık. Daha sonra Ramazan isminde birisi geldi. Bu kişiyi tanımıyorum, Ramazan kod isim mi, emin değilim. Ama konuşmalarından Genelkurmay'da çalıştığı izlenimine kapıldım. Ramazan bize, 'Genelkurmay Başkanımızın emirleriyle komutanlarınızın size vereceği emirlere itaat edin' dedi.

'FAALİYET 03.00'TE BAŞLAYACAK'

Kesinlikle orada darbe diye bir şey geçmedi, 'faaliyet' diye bahsedildi. Herhalde ikna toplantısıydı, detaylandırma olmadı. Toplantıda Erdal Başlar, 'Amerikalılar ve diğer partiler bu işe ne diyor?' diye sordu. Ben Başlar'ı da ilk kez orada görmüştüm. Ramazan isimli kişi de 'Bunları pek kimse sevmiyor, o yüzden sıkıntı yok' gibi bir cevap verdi. 15 Temmuz günü odasına gittiğim Karacan, faaliyetin 03.00'te olacağını, bizim akşam 21.00-22.00 sıralarında mesaide olmamızı söyledi. Konuyla ilgili de Çankaya Köşkü, MİT, Türksat, TİB, Dikmen Vadisi'nin haritadan konumlarına bakmamızı söyledi.

Saat 22.00'de mesaiye gittim, odamda tulumlarımı giydim, kaskımı, gözlüğümü aldım. Odadan çıktıktan sonra uçuş hattına gittiğimde, Tuğgeneral Ünsal Coşkun, 'çocuklar kolay gelsin, biraz acele edin çalıştırın helikopterleri' dedi. Yüzbaşı Ali Ercan ile Yüzbaşı Cebrail Sert uçtular. Biz de süper kobrayı aldık ve Taha Fatih Yüzbaşı ile birlikte havalandık. Faaliyet boyunca bütün talimatları Özcan Karacan'dan aldık. Bize ilk söylediği şey 'Genelkurmay üzerine gidin ve alçak uçuş yapın' şeklindeydi. MİT'e ve Çankaya Köşkü'ne gidenler de oldu. Genelkurmay'ın üzerinde alçak uçuşta daire çizmeye başladık. Karacan, 'polisleri vurun' şeklinde anons yaptı. Ben önce olayı idrak edemedim, yani biraz tereddüt yaşadım. Atış yapmamak için 'silah sistemleri arızalı, atamıyoruz' dedim. Bu arada telsizden MİT'in girişindeki beton bariyerlerin vurulmasını görevini verildiğini duydum. 45 dakika filan bu şekilde uçuş yaptıktan sonra geri döndük ve bize helikopteri değiştirmemizi söylediler. Farklı bir helikoptere geçtik.

TRT ÖNÜNE BOMBA

Bu sefer ben arka koltuğa geçtim, Taha yüzbaşı ön tarafta uçmak istedi. Bizi Beştepe'deki Jandarma Genel Komutanlığı'na gönderdiler. Binanın Beşevler'e yakın olan ve boş bir alan gibi gözüken kısma 20-30 tane 20 milimetrelik top attı Taha. Daha sonra da TRT'ye geçtik ve Karacan TRT'nin önünden geçen yoldaki TOMA'nın vurulmasını talimatını verdi. Taha yüzbaşı, TRT binasının biraz uzak kıyısına atış yaptı, yani TOMA ve vatandaşlara atış yapmadı.

GİYSİLERİ CAMİDE DEĞİŞTİRİRDİK

Evlerde Gülen'in kasetlerini dinliyorduk. Abiler bize zaman zaman çıkmış askeri soruları getiriyorlardı. Işıklar Askeri Lisesi'ni kazandım. Askeri lisedeyken, ortaokulda benimle ilgilenen Faruk abi ile Heykel'in orada buluşurduk. Abiyi görünce peşine takılırdım, minibüse binince ben de binerdim. Nilüfer'de bir tane caminin içine girerdi, elindeki poşette sivil kıyafetler olurdu. Camide resmi kıyafeti çıkarıp sivilleri giyerdim. Daha sonra dışarı çıkıp bir yerlerde vakit geçirirdik. Sonra iki haftada bir geldi ve süreç böyle devam etti. Askeri lise 3. sınıfta başka biriyle tanıştırdılar. O abi bize, 'kendinizi belli etmeyin dikkatli olun, namaz kılmayın, dini bilgilerinizi göstermeyin, sizinle görüştüğümüzü kimseye söylemeyin' diyordu. Okuldan sonra da görüşmelerimiz sürdü.

17 ARALIK'TAN SONRA TELEFON YASAKLANDI

Her okulun, her komutanlığın bir sorumlusu vardı. Tabii o sorumluların üzerinde de isimler vardı. 17 Aralık'tan sonra telefonla irtibat yasaklandı. 'Aramanız gerekiyorsa çıkın şehir dışından arayın' denmiş abilere. Mesela abi beni bir gün Konya'dan aramıştı."