İşte o bildiri;
''Aşağıda sıraladığımız sebeplerden, 4 EKİM Dünya Hayvanlar Günü'nü kutlamadığımızı deklare ediyoruz.
"Hayvana, insana, yeryüzüne özgürlük" şiarı ile hareket eden Yeryüzüne Özgürlük Derneği olarak, aşağıda bir kez daha hatırlatmak istediğimiz iç karartıcı tablo nedeni ile 4 Ekim Dünya Hayvanlar Günü'nü kutlamıyor, yaşanan hak ihlâllerinden, katliamlardan devleti ve göstermelik mevzuat çalışmaları ve girişimleri ile hayvanların haklarını değil, onların daha "insanî" koşullarda sömürülmesini, katledilmesini güvence altına alan hükûmeti sorumlu tuttuğumuzu bir kez daha belirtmek istiyoruz.
- Türkiye’de sürmekte olan sokak hayvanlarının topluca katledilmesi, bu katliamların faillerine yönelik ciddi bir yaptırım uygulanmaması, binlerce hayvanı tecrit edebilecek kapasitede dev hayvan toplama ve tecrit kamplarının inşa edilmesi, barınakların birer temerküz kampına dönüştürülerek hayvanlara tecrit koşulları altında her türlü ölümcül hastalığın ve acılı ölümün reva görülmesi, bunlardan kamuoyunda yankı bulanların sadece idarî para cezaları ile geçiştirilmesi; tecavüz gibi çok ciddi acılara neden olan haksız fiillerin yok sayılması,
- Mezbahalarda ve hayvan çiftliklerinde sistematik bir şekilde yaşanan işkence, her türlü kötü muamele vb. hak ihlâlleri;
- Hayvanlı sirklerin Türkiye’de halen insanların eğlencesi için yaygın olarak ticarî faaliyetlerine, eğlence adı altında zulmün pazarlanmasına izin verilmesi;
- “Aquapark” ya da yunus gösteri/terapi merkezleri adı altında faaliyet gösteren ticarî zulüm ve hapishane işletmelerinin kurulması ve ruhsatlarının yenilenmesinden doğan birçok hak ihlâli,
- Hayvan deneylerinin iyice serbestleştirilmesi, devlet tarafından hayvan deneylerinin ve deney hayvanı yetiştiriciliğinin teşvik edilmesi,
- Müebbetlik birer hapishane şeklinde faaliyet gösteren hayvanat bahçelerinin açılmasının teşvik edilmesi;
- İthalat vergi oranlarının düşürülerek okyanus ötesindeki ülkelerden Türkiye’ye canlı hayvan ithal edilmesi sırasında yaşanan hayvan hakları ihlâlleri,
- “Geleneksellik” kılıfı altında deve, boğa gibi hayvanların dövüşlerinin hâlâ yasaklanmıyor oluşu,
- Türkiye’nin dört bir yanında kurulan, kurulmak istenen hidroelektrik santraller, termik santraller, nükleer santraller ve maden arama, tetkik ve sondaj projeleri, hükûmetin mega/katil projeleri, kıyıların rant uğruna kapışılması ile yaban hayvanlarının zorunlu göce tâbi tutulması, binlerce hayvanın ölümü, birçok hayvan türünün ve ırkının yok edilmesi; rant uğruna ekosistemin yok sayılması,
- Son yıllarda teşvik edilen kürk ve deri sanayisinde öğütülen hayvanlara yaşatılanlar,
- Günümüzde bir köle pazarı gibi işleyen petshopların kurulmasını onaylayarak bu işkencehaneleri ruhsatlandırarak faaliyetleri boyunca sayısız hayvanı tüketim toplumuna pazarlarken ortaya çıkan hak ihlâlleri,
- Avcılığı hâlâ bir spor olarak gören devletçi zihniyet ile binlerce hayvanın, insanların eğlencesi için yaşamının acı dolu bir son ile bitmesi, avcılığın sürdürülebilirliğini sağlamak için devlet avlaklarının kurulması ve avlanmak üzere yaban hayvanlarının devletçe yetiştirilip avlaklara salınması, "av turizmi" altında katliam ihaleleri açılması,
- Ulusal mevzuatın hâlâ hayvanı, hakları olan birer canlı birey olarak değil de mal olarak görüyor oluşu,
- Savaşlarla, bombardımanlarla ormanlar yakılırken, dağlar yerle bir edilirken bahsi bile geçmeyen hayvanların çok rahat bir şekilde gözden çıkarılması, can kayıplarına dâhil edilmemesi,
- Doğrudan hayvan hakları ile ilgili olmasa da "anayasal hak" diye bizlere "bahşedilen" ifade özgürlüğümüze, hayvan hakları ve özgürlüğü için ya da ilişki içerisinde olduğumuz diğer toplumsal mücadele konuları hakkında düzenlediğimiz ve katıldığımız eylemlere yapılan polis saldırıları, gözaltı furyaları, bu ülkede yeni yeni yeşeren hayvan özgürlüğü hareketi üzerinde kurulmak istenen devlet baskısı...
Halkların kardeşliğinden rahatsız olanların, türlerin kardeşliğinden de söz edemeyeceğini; türlerin kardeşliğini benimsemeyenlerin mücadelesinin ise her daim eksik kalacağını düşünüyoruz.
Bu "özel" gün dolayısıyla Evrensel Hayvan Hakları Beyannamesi'ne taraf olan ve kendi ulusal mevzuatı ile de tüm hayvanların yaşam hakkının güvence altında olduğunu iddia eden ve yaşamı, hakları, can güvenliğini korumak yerine sermaye gruplarını korumayı seçen Türkiye Cumhuriyeti devleti ve hükûmetini bir kez daha kınıyor, müsebbibi olduğu, teşvik ettiği, onayladığı hayvan hakları ihlâllerinden dolayı teşhir ediyoruz. Devlet insan-hayvan ayırt etmez katleder.
Hayvanlara ve bizlere yaşattıklarınız, tanıklıklarımız nedeniyle yasa çalışmalarınızdan, anayasa taslaklarınızdan, içi boş demokratikleşme paketlerinizden, reformlarınızdan medet ummuyoruz, adaletinize inanmıyoruz, tahakkümü olumlayan genel ahlâkınızı reddediyoruz.
Topyekûn özgürlüğe dek mücadeleye devam!..''