Yunan polislerinin tecavüz iddialarını düzgün bir şekilde soruşturmadığını iddia eden genç kadın, davasını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşıdı ve 'dönüm noktası' niteliğinde bir hukuki karar kazandı.
O zamanlar 18 yaşında olan kadın aynı gün durumu polise bildirdiğini ancak soruşturma hakkında dönüş alamadığını söyledi. Saldırgan olduğu iddia edilen kişiyle hastanede ve polis kimlik taramasında yüz yüze getirildikten sonra mahkeme belgelerine erişim talebinin reddedildiğini anlatan kadın, kanıtlara rağmen barmenin serbest bırakıldığını ve soruşturmanın bir yıl sonra kapatıldığını öne sürdü.
Polislerin ayrıca, kadının bacaklarında, kalçalarında ve cinsel organlarında yoğun morluklar olduğunu ortaya koyan adli tıp raporlarını da görmezden geldiği iddia edildi. Polis, soruşturmaya devam etmek için 'yeterli kanıt' olmadığına karar verdi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşınan davada, mahkeme heyeti 'önemli eksiklikler' tespit etti ve Yunan adalet sistemini genç kadını yüzüstü bırakmakla suçladı.
Yargıçlar heyeti şu kararı verdi: 'Konunun mahremiyeti, başvuranın genç yaşı ve yabancı bir ülkede tatildeyken tecavüze uğradığını iddia etmesi, yetkililerin hassas bir yaklaşım sergilemesini gerektirmiştir. Soruşturma makamları, mağdurun daha fazla travmatize olmasını önleyecek tedbirleri almamış ve mağdurun ihtiyaçlarını yeterince dikkate almamıştır. Bir mağdur olarak hukuki yardım alma hakkı, bilgi edinme hakkı ve yorumlamaya itiraz etme hakkı gibi haklarından haberdar edilmemiştir. Ayrıca, polisle olan etkileşimleri, tıbbi muayene, hastanede ve teşhis prosedürü sırasında sanıkla yüz yüze getirilmesi gibi kendisi için açıkça sıkıntılı olan deneyimleri hafifletmek için yeterli önlemleri almamışlardır. Bu nedenle mahkeme, sanığın suçluluğuna ilişkin bir görüş belirtmeksizin, soruşturma ve yargı makamlarının, mağdurun tecavüz iddialarına yeterince yanıt vermemesinin, görevlerini gerektiği gibi yerine getirmeleri için gereken dikkatli incelemeyi yapmadıklarını gösterdiğini tespit etmiştir.'