Popçu Zerrin Özer, yeni sıngle'ını anlatırken "Kız çocuğu evlenirken bakire olmalı" dedi.
"Türkiye'de son derece özgür hissediyorum" diyen Özer, "Ben devlet sanatçısıyım. TRT'de program da yaparım, Erdoğan'ı da severim. Kime ne" diye konuştu.
Posta'ya konuşan Özer'in ifadelerinden öne çıkanlar şöyle:
Kilo benim bitmeyen kompleksim, bunu itiraf ediyorum. Benim felsefeme göre insan iyi şarkı okuyorsa her türlü dinlenir. Ben bunun kanıtıyım. Ama albüm yapmak için görüştüğüm ilk kişi beni görünce, “Seni gören televizyonu kapatır. Kilo vermek zorundasın” demişti.
Ben aşka inanmıyorum ki… Menfaatsiz hiçbir ilişkiye inanmıyorum. Geçmişte güzel ilişkilerim oldu ama sonunda bana bunu dedirttiler. Her an bir erkeği ayartabilirim. Akrep burcuyum. Flörtözüm. Ama flörtlerim uzun sürer ve ilişkiye dönüşür. Şefkat ve sadakat bu zamanda bunlar yok artık. O duyguyu özlüyorum.
Türk erkeklerin yüzde 50'si biseksüel. Kızacaklar biliyorum ama gerçekleri söylüyorum. Bana hayat bunu gösterdi. Örf ve adetler o kadar baskın ki erkekler bunu itiraf edemiyorlar. Kim söyleyebilmiş ki Türkiye'de ‘Ben gay'im' diye!
Yaşlanmayı kabullenemiyorum. Bazen geriye bakıp düşünüyorum ve diyorum ki, “Ben o kadar seneyi yaşamış olamam” O yüzden sürekli geçmişten bahseden arkadaşlarımı da sustururum hemen. Zaten istediğim çoğu şeyi yapamadım. Yüreğimi sızlatan, içimde kalan çok şey var.
“Başarıya giden yol prodüktörün yakınından geçer” lafı gerçek. Tüm bunlardan kaçmak için çok mücadele verdim. Arkamda kimse yoktu. Annem pencerelerde beklerdi beni. O yüzden kendime koruma kalkanı oluşturdum. Herkese yaşına bakmaksızın “Abi” derdim. Ekonomik gücünüz olunca kimseye eyvallahınız olmuyor. İster istemez ‘kadın-adam' oldum.
Tecavüz gibi ağır bir travma yaşadım. Bu yüzden bekaret içimde kalan bir ukde oldu. Belki tecavüze uğramasaydım bekarete böyle bir anlam yüklemeyecektim. Kız çocuğum olsa onun da evlenene kadar bakire olmasını isterdim. Yani ben aşırı rahatlığı, saygısızlığı sevmiyorum. Şimdiki insanların modernlik anlayışını benimsemiyorum. Saygı, edep kalmadı artık.
Türkiye'de son derece özgür hissediyorum. Çağ atlarken çoğu konuda Amerika'nın 100 sene gerisinde kaldık ama maşallah ahlaksızlık konusunda onlarla eşit ilerliyoruz. Ahlaksızlık diz boyu. Özgür olmak her istediğini istediğin gibi yapma hakkı tanımaz. Öyle şeyler duyuyorum ki aklımı oynatıyorum. Karı-koca yanlarına üçüncü bir partner aramaya çıkanlar var! Bu özgürlük değil, sapkınlık. Ahlaksızlık!
Coşkun Sabah doğru söylemiş. Bence de Twitter yasaklanmalı. Özgürlük iyi güzel de, o özgürlüğü edepli ve ahlaklı bir şekilde yaşayalım. Böyle düşündüğüm için geri kafalı oluyorsam onu da şükranla kabul ederim.
Rahatım. Huzurluyum. Mutluyum. Neden bunu yaptıklarını anlamıyorum. Bir dönem ölüm tehditleri bile aldım. Ben Türkiye'de Zülfikar kolye takan ilk insanım. Kültürümle hep gurur duydum. Ama sırf Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı seviyorum, TRT'de program yapıyorum diye de kimse bana bunu reva göremez. Bir kere ben o insanı her yönüyle tanıyorum. Haksızlıklara, adaletsizliğe tahammülüm yok. Sevemez miyim ya! Kime ne?
Sezen'in müridleri vardır, kızacaklar şimdi ama Sezen rakiplerinin ayağını kaydırmaya çalışır, benimle de çok uğraştı. Ama ben bir numara olmak için kimsenin ayağını kaydırmaya çalışmadım. Karakter meselesi. Şimdi bakıyorum da, demek ki o kadar uğraşılacak kadar başarılıymışım, çok tehlikeliymişim onların gözünde.