AYDINLIK, CUMHURİYET'İ YERDEN YERE VURDU!

Cumhuriyet Gazetesi'nde Ahmet Altan'ın yazısına yer verilmesine Aydınlık sert tepki gösterdi ve Cumhuriyet'in cemaatçilere sahip çıktığını yazdı.
Aydınlık, Cumhuriyet'i yerden yere vurdu!
2020-08-11 06:40:55   Güncelleme: 2021-09-05 00:13:37    

Aydınlık'ta yer alan haberde şu ifadelere yer verildi;

Cumhuriyet gazetesinde Atatürkçü isimlerin yavaş yavaş tasfiye edilmesi ve eski solcu-liberal isimlerin gazetede görev almasıyla birlikte yaşanan değişim meyvelerini veriyor. Cumhuriyet son olarak, Cemaat medyasıyla birlikte Mehmet Baransu'ya sahip çıktı. Cumhuriyet gazetesi, Baransu'yu, Taraf'ın en şaibeli döneminde gazetenin başında olan Ahmet Altan'dan yazı alarak savundu. “Mehmet Baransu tutuklandı Ahmet Altan Meydan okudu” başlıklı haberde “Mehmet Baransu’nun tutuklanıması üzerine ‘Kumpas suçlaması’ nedeniyle görüşlerini sorduğumuz Taraf gazetesinin eski Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan bir yazıyla cevap verdi” denilerek Altan'ın yazısının tamamı yayımlandı. Baransu'nun tutuklanmasıyla ilgili haberde de “Balyoz kumpası iddiasına yönelik soruşturmda örgüt suçlaması yöneltildi Baraansu tutuklandı” ifadeleri yer aldı. Cumhuriyet gazetesi “Kumpas” için “iddia” ifadesini kullanırken Baransu'nun ifadesini geniş şekilde yayımlayıp suçlarına yönelik en ufak hatırlatma dahi yapmadı. Oysa Baransu, Balyoz tertibinde 237 subayın yargılanıp tutuklanmasına yol açan haberlerde imzası olan isimdi.

'ALTAN’IN YALANLARINA SAYFA SUNDULAR'  

Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Cem, “Bu yalanı ve iftirayı bastığı için Cumhuriyet'i tebrik etmek istiyorum” başlıklı bir yazı yazdı. Say, Odatv’de çıkan yazısında, Ahmet Altan’ın yalanlarına sayfalarını açtığı için Cumhuriyet’i eleştirerek şöyle dedi:

“Bu yazıyı okuyunca derin bir üzüntüye kapıldım. Ahmet Altan'ın gerçek dünyayla bağlantısının kalmadığı kanısına uzun süre önce varmıştım, ve mahvedilmelerine büyük bir şevkle katıldığı yüzlerce masuma olan sempatim nedeniyle kendisinin bu fena durumuna üzülmem söz konusu değildi. Acı olan, Cumhuriyet'in sayfalarını bu yalanlara açmasıydı.

Duyuruya bakılırsa Cumhuriyet Baransu’nun tutuklanması üzerine ‘Kumpas suçlaması’ nedeniyle Altan'ın görüşlerini sormuş, o bu yazıyı yazmış, gazete yönetimi de bunu içindekiler doğru mu yalan mı, yalansa doğrusunu da bir köşede biz belirtelim de okura ayıp olmasın gibilerden derin düşüncelere hiç girmeden ‘yaşasın, gündemdeki isim Cumhuriyet'e yazıyor, işte gazetecilik!’ diye basmış.”

Hüseyin Ersöz'ün Odatv'de yayımlanan “Bu kadar yalanın neresini düzeltelim” başlıklı yazısında “Ahmet Altan'ın cevaplandırması gereken asıl sorular şunlar” diyerek şu soruları sordu:

“Yüzlerce kişinin tutuklanması sonucunu doğuran, gerçek gizli belgelerinin etrafa saçıldığı bir faaliyet gazetecilikle açıklanabilir mi?

Sahtecilikler Mahkeme tarafından yapılan incelemelerle ortaya konulmuşken, 'kaynağımı açıklayamam' gerekçesinin arkasına saklanabilinir mi?

Eğer sahte belgeleri teslim eden şahsın ismi açıklanmıyorsa bu suçluyu kayırmak değil midir?

Bu dakikadan itibaren gazeteci - haber kaynağı ilişkisi kalmış mıdır?

Ahmet Altan bu soruşturma kapsamında Savcı tarafından dinlenir ya da dinlenmez bu beni ilgilendirmiyor.

Beni ilgilendiren bir gazetecinin doğruluğunu araştırmadan ve teyit etmeden sahte dokümanları gerçek kabul edip yayınlaması.

Bunun da ötesinde, her sahtecilik tespitine bir kılıf bulma telaşına düşmesi.

Bunun adı gazetecilikse eğer Basın Etik İlkelerini tamamen kaldıralım olsun bitsin.”

Ahmet Altan’a MHP Milletvekili emekli Korgeneral Engin Alan’dan da yanıt geldi. Alan Twitter'dan “Bu günkü Cumhuriyet gazetesinde, Ahmet Altan, 1’inci Ordu plan seminerindeki bir konuşmanın bana ait olduğunu yazmış. Külliyen yalan! Bu konuşma bana ait değildir. Yasal haklarım saklıdır” dedi.

CUMHURİYET TERTİPÇİLERLE YAN YANA

Taraf gazetesi tıpkı Balyoz tertibinde olduğu gibi Ergenekon tertibinde de kritik görev üstlenmişti. Taraf ve diğer Cemaat yayın organlarında yayımlanan yalan haberler sonrası çok sayıda siyasetçi gazeteci ve asker tutuklanmıştı. Cumhuriyet gazetesi başyazarı İlhan Selçuk da, Savcı Zekeriya Öz’ün hazırladığı iddianame ile sözde Ergenekon örgütünün üyesi sayılarak yargılanmıştı. Bu süreçte Cumhuriyet gazetesine bombalı saldırı yapılmıştı. 2006 yılının Mayıs ayında gerçekleşen saldırılar Ergenekon tertibine monte edilmişti. Gazetenin avukatları mahkemede gazeteye bomba atan saldırganlara tek soru sormadı. Oysa başyazarı Ergenekon örgütüne üye olmakla suçlanan Cumhuriyet Vakfı avukatları, Ergenekon tertibine müdahil olup davada yargılanan isimleri suçlamıştı. Müdahil avukatlar gazetenin hukuk müşavirleri Akın Atalay, Tora Pekin ve Bülent Utku idi. Av. Bülent Utku, Muzaffer Tekin’in evinde bulunan süs bombalarının numaralarının farklı olduğuna dair “internetten edindiği bilgileri” mahkemeye sunmuştu. Utku’nun Muzaffer Tekin ve Gazi Binbaşı Fikret Emek’in çapraz sorgusunda sorduğu sorularda Ergenekon iddianamesini dayanak göstermesi ve Tuncay Güney’e atıfta bulunmasına tepki yağmıştı.

Cumhuriyet yazarı Hikmet Çetinkaya da Danıştan cinayetinden sonra yazdığı yazıda Muzaffer Tekin'i hedef almıştı. Çetinkaya, 2011’de Fethullah Gülen cemaatinin Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nı ziyaret etmişti. Çetinkaya ziyaret sebebi olarak cemaatçilere “Değiştik, hem ben değiştim, hem de siz” demişti. Ziyaretten sonra Doğan Akın’a konuşan Çetinkaya, “Fethullah Gülen hakkında ne yazdıysam yazdım. Artık yazacağım bir şey yok” demişti. Cemaat'e karşı nezaketi elden bırakmayan Çetinkaya, Aydınlık’ta yer alan “Cumhuriyet’te Atatürkçüler tasfiye ediliyor” haberinin ardından, Aydınlık ve Doğu Perinçek’i hakaret ve öfke savuran bir yazıyla hedef almıştı.

O tarihten sonra hem Çetinkaya'da hem Cumhuriyet'te Cemaat'e yönelik kullanılan dil ve yapılan haberlerde ciddi değişimler oldu. Cumhuriyet, İlhan Selçuk’un şafak vakti evinin basılarak gözalına alınmasını göstermediği tepkiyi, Cemaat'e yönelik operasyonlara gösterdi.

Cemaatçi polis şeflerine yönelik operasyonun ardından “17 Aralık rövanşı” manşetini atan Cumhuriyet, polislerin suçlarını gizledi. Cemaat'e yönelik sonraki operasyonlarda da gözaltına alınan Cemaatçilerin Ergenekon, Balyoz, Odatv, Askeri Casusluk, Devrimci Karargâh gibi kumpaslara imza atmaları değil de 17 Aralık operasyonunu yönetmeleri öne çıkarıldı. Cumhuriyet, Zaman gazetesine yapılan operasyonu “Susturma baskını” manşetiyle haberleştirdi.

Cumhuriyet'in Taraf'ı aratmayan haberleri yeni sayılmaz. Gazetenini 19 Eylül 2014 tarihli manşet haberinde Abdullah Öcalan'ı sorgulayan ve PKK'nın hedef gösterdiği Hasan Atilla Uğur'a yönelik suçlamalar yöneltilmişti. “JİTEM’in kanlı bıçağı” başlıklı haberde Hasan Atilla uğur ve bazı askerler hedef alınmıştı. Cumhuriyet'in haberine okurları hatta gazetenin bazı yazarları bile isyan etmişti. CUMOK'tan yapılan açıklamada “Cumhuriyet, Ergenekon savcılarının yarım bıraktığı işi tamamlıyor” denilmişti.

Foto Galeri Videolar Son Dakika Haberler Video Kategori Foto Kategori Vehaber İletişim Künye Şikayet Menü